Antibiyotik Direncine Karşı Ülkelerarası Ortak Stratejiler Gerekiyor!

Antibiyotik Direncine Karşı Ülkelerarası Ortak Stratejiler Gerekiyor!

İlk keşfedildiklerinde ortalama insan ömrünün 30 yıl kadar uzamasını sağlayan mucize ilaçlar olarak kabul edilen antibiyotiklere karşı günümüzde yaşanan direnç değerli bir halk sıhhati sorunu olarak dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Antibiyotik direncinin yalnızca sıhhat çalışanlarının eforuyla önlenemeyecek kadar kıymetli ve çok boyutlu bir mevzu olduğunu söyleyen Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, bu nedenle tahlil için multidisipliner yaklaşım gerektirdiğini söyledi. 

ABD Hastalık Denetim ve Korunma Merkezi (CDC), antimikrobiyal direncini, dünya çapında en az 1,27 milyon insanın hayatına mal olan ve 2019’da yaklaşık 5 milyon ömür kaybıyla ilişkilendirilen acil bir global halk sıhhati tehdidi olarak tanımlıyor. Bu değerli bahisle igili, Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, Avrupa Antibiyotik Farkındalık Haftası nedeniyle değerli bilgilendirmelerde bulundu. 

ANTİBİYOTİK DİRENCİ TEDAVİ MALİYETLERİNİ DE ARTIYOR

Günümüzde birçok antibiyotiğe karşı direnç geliştiren mikroorganizmaların ortaya çıkması nedeniyle, antibiyotik direncinin yarattığı halk sıhhati sorunun yanında değerli ekonomik kayıplara da neden olduğuna işaret eden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, bu nedenle antibiyotik direncinin iktisat doruklarının de gündem hususları ortasında da yer aldığını söyledi. Her geçen gün antibiyotik direnç oranlarının arttığını ve buna bağlı olarak da toplumda enfeksiyon hastalıkları nedeniyle ömür kayıplarının sıklığının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Topkaya, “Dirençli mikroorganizmalar çoğunlukla hastanelerde lakin bazen de toplumda hayatı tehdit eden ve kolay tedavi edilemeyen enfeksiyonlara neden olur. Dirençli mikroorganizmalar nedeniyle tedavi mühleti uzayan hastaların hastanede kalış müddeti ve buna bağlı olarak tedavi maliyetleri de artmaktadır” diye konuştu. 

ÇÖZÜM İÇİN MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM GEREKİYOR

“Antibiyotik direnci yalnızca sıhhat çalışanlarının eforuyla önlenemeyecek kadar kıymetli ve çok boyutlu bir bahistir. Bu nedenle tahlil için multidisipliner yaklaşım gereklidir” diye konuşan Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, kelamlarına şöyle devam etti: “Bu önemli halk sıhhati meselesine dikkat çekmek emeliyle her yıl 18 Kasım Avrupa Antibiyotik Farkındalık gününü içine alan 18-24 Kasım haftası Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) tarafından “Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası olarak kabul edilmiştir. Bu hafta boyunca yapılan etkinliklerle tüm dünyada antibiyotik direnci konusundaki farkındalığı arttırmak, toplumda ve sıhhat kurumlarında bu mevzuda alınan tedbirler ve yeterli uygulamaları yaygınlaştırmak hedeflenmelidir. Lakin bu hususun yalnızca sıhhat çalışanlarının gayretiyle önlenemeyecek kadar kıymetli ve çok boyutlu olduğu unutulmamalı. Tüm paydaşların içinde olduğu disiplinler ortası işbirliği ile global boyutta tahliller üretilmeli. Çünkü, çağımızda ulaşım şartlarının kolaylaşması artan seyahat imkanları nedeniyle sorun global bir sıkıntıdır ve ülkeler ortasında ortak stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir.”

“LABORATUVARLARDA STANDART ANTİBİYOTİK HASSASLIK TESTLERİ ÇALIŞILMALI!

Direncin önlenmesinde antibiyotiklerin akılcı kullanılmasının en kıymetli faktör olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya: “Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarları standart antibiyotik hassaslık testleri çalışmalıdır. Gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçmek için sırf hastalık etkeni olan mikroorganizmalar için bu testler çalışılmalı ve raporlanmalıdır” diye konuştu. 

“HER ATEŞLİ HASTALIK ANTİBİYOTİK İLE TEDAVİ EDİLMEZ”

Antibiyotik direncini önleyebilmek için toplumdaki her bireye kıymetli misyonlar düştüğünü hatırlatan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, şu ikazlarda bulundu: “Antibiyotikler uygun dozda ve uygun müddette kullanılmalıdır. Tabipler tarafından reçete edilmeyen hiçbir antibiyotik kullanılmamalı. Bir öbür değerli nokta da her ateşli hastalığın antibiyotik ile tedavi edilmediğinin bilinmesidir. Bilhassa grip ya da nezle üzere virüslerin neden olduğu teneffüs yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tesiri yoktur. Bu noktada kollayıcı sıhhat hizmetlerinin değeri artıyor. Çünkü, bugün birçok viral hastalığın tesirli bir aşısı bulunuyor ve aşılanma değerli. Bu sayede gereksiz antibiyotik kullanımı azaltılmalıdır.” 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı